Merzifon Karası

M e r z i f o n K a r a s ı

Facebook
Twitter
LinkedIn

WAYANA’dan önce aynı dükkânımızda BEPPE adıyla bir pizza restoranı işlettiğimizi eski dostlarımız bilirler. 2014 yılında BEPPE’nin ilk şarap menüsünü oluşturmaya başladığımız zaman elbette bir gün pizzanın yerini tümüyle şarabın alacağını bilmiyorduk. Yaşamın dönemeçleri ve özellikle pandemi bizim böyle bir noktaya evrilmemize sebep oldu, iyi ki de öyle oldu.

 

Söze yakın geçmişle başlamamın sebebi o dönemde yeni tanımaya başladığımız şarap dünyasının, bize her gün yeni keşifler için kapılarını açması, bizim de bu heyecana kendimizi nasıl kaptırdığımızı hatırlamam. Geride bıraktığımız yıllarda perçinlenen şarap dünyası içindeki ilişkilerimizin daha başlarındayken, endemik üzümlerin büyüsüne kapılmıştık. Bizim gibi ama bütün enerji ve varlığını şaraba vakfeden pek çok üretici olduğunu görmek heyecanımızı arttırıyordu.

 

Herhalde üçüncü menümüzü hazırlarken Likya Şarapları’nın 2015 rekolteli ilk Merzifon Karası şarabı önümüze geldi. Likya’yı başta Acıkara olmak üzere geniş yelpazesiyle tanıyorduk. Merzifon Karası bizi daha da heyecanlandıran bir şarap oldu, çünkü bu üzüm ilk kez şişeye girmişti. Benzer heyecanı birkaç yıl sonra yine Likya’dan Fersun için de duyacağımızı o zaman bilmiyorduk.

 

Merzifon Karası’nın bizim önümüze gelinceye kadarki maceralarını, doğrusunu isterseniz, sonradan öğrendik. Aslında Merzifon Karasının bir çeşit şehir efsanesi olan öyküsünü birinci elden, sevgili Tayyar Öztürk’ün ‘Bir Kara’nın Peşinde’ kitabını okuyuncaya kadar tam olarak öğrenmemiş olduğumuzu yeni fark ettik.

 

Tayyar Bey, Merzifon Karası’nı yeniden hayata geçirmeye baş koymuş bir üzüm neferi. Merzifonlu olması da bu tutku ve kararlılığı körüklemiş. İyi ki de öyle olmuş, yoksa bizim Merzifon Karası şarabıyla buluşma ihtimalimiz olmayacakmış. Eski Phocaia’lıların Bornova Misketi ve Foça Karası fidanlarını Marsilya’ya götürmeleri gibi Merzifon Karası da Haçlı Seferleri esnasında İtalya’ya gitmiş ve oranın adeta yerlisi olmuş. Öylesine yerlisi olmuş ki adını da yerelleştirip Marzemino koymuşlar. Marzemino şarabından etkilenenler arasında yer alan Mozart’ın Don Giovanni operasında, Alman edebiyatının dev ismi Goethe’nin de notlarında Marzemino şarabına yer verdiğini söylemeden geçmeyelim.

 

Sanmayın ki Merzifon Karasının kendi topraklarında yeniden hayat bulması kolay olmuş. Kendi duyduğu heyecanı herkesin duyacağından kuşku duymayan Tayyar Bey’in bu yolculuğunun nasıl büyük umutlarla başlayıp nasıl hayal kırıklıklarıyla kesintiye uğradığını kendi kaleminden okumak en doğrusu. Ama desteklerin nasıl küçük hesaplara kurban edildiğini, siyasi tutumun ileri gitmeyi nasıl yavaşlattığını hatta engellediğini, harcanan emeklerin karşılığının bir türlü alınamadığını her sayfada görmek canınızı acıtıyor.

 

Dilerseniz Merzifon Karası üzümünün ve şarabının teknik özelliklerine göz atarak yazımızı toparlayalım. Üzüm taneleri yuvarlak, mavi-siyah renkli olan ve büyük, gevşek salkımlar halinde büyüyen Merzifon Karası yoğun meyvemsi profile sahip, orta gövdeli, düşük tanenli ve kırmızı şarapların ortalamasının üzerinde asiditeye sahip şaraplar veriyor. Merzifon Karası şarapları frambuaz, nar, karabiber aromalarıyla öne çıkıyor.

Wayana Şarap Menüsünde Antalyalı üretici Likya ve Trakyalı üretici Edrine Şarapları’nın Merzifon Karası şarapları yer alıyor. Likya’nın neredeyse bütün rekoltelerinden elimizde örnekler var, meraklılar dikey tadım bile yapabilir. Haberiniz olsun.

Katerina Monroe
Katerina Monroe

@katerinam •  More Posts by Katerina

Congratulations on the award, it's well deserved! You guys definitely know what you're doing. Looking forward to my next visit to the winery!