Viyana Şarap Evleri

V i y a n a Ş a r a p E v l e r i

Facebook
Twitter
LinkedIn

BBC’nin Ekim ayı bültenindeki yazılardan birisi Viyana’nın Şarap Evlerine ayrılmıştı. Kendi işimizle doğrudan ilgili olduğu için yazıyı hemen ve büyük bir zevkle okudum. Ustalıkla kaleme alınmış olan yazı oturduğumuz yerden bizi Viyana’ya götürüyor ve yaşadığımız coğrafyaların yaptığımız işleri nasıl dramatik bir biçimde etkilediğini gösteriyor. Doğrusu okuduğum yazının çizdiği çerçeveyle kendi içinde bulunduğumuz koşulları karşılaştırdığımda içime bir ağırlık çöktüğünü, hüzünlendiğimi hissettim.

Bizim Kadıköy’deki şarap evimiz WAYANA, adıyla da Viyana’

 

ya benzer. Bunun sebebi Hitit dilinde şarap anlamında kullanılan sözcüğün WIYANA olmasıdır. Biz kent adından uzaklaşmasını sağlamak için WAYANA’yı tercih ettik. Viyana’daki şarap evlerinin çok değerli kimi özellikleri var ama hiçbiri bizimki kadar geniş bir portföyü kadehle sunamıyor. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim.


    Yazıdan Viyana kent sınırlarının içindeki 1.700 dönümlük bir alanın bağ alanı olarak ayrıldığını ve korunduğunu öğrendim. Şehrin bağ ve şarap yolculuğu Romalılara kadar uzanmakla birlikte bağların korunmasına yönelik kararların

 alındığı tarih 1784. Hapsburg İmparatoru II. Jozef bu tarihte Viyana’nın Heurigen bölgesinde bağcılıkla uğraşanların doğrudan müşterilere vergiden muaf şarap satışı yapmasına izin veren bir kanun yayınlamış. Simgesel olarak tabelasına, üzeri yeşil yapraklı dallar asan tavernalar, bu çalışma ruhsatına sahip olduklarını ilan ediyorlar. Bu uygulama ne sağlı

yor? Viyana’da üretilen şarapların %70 gibi önemli bir bölümü yine Viyana’da tüketiliyor. Ne vergi ne lojistik maliyetleri şarabın fiyatında yer almıyor. Hem üreteni hem de şarap-severi koruyan bu yaklaşıma imrenmemek mümkün mü?

1784’te alınan kararı destekleyen bir başka kanun da 1905 yılında alınmış ve Viyana’yı kuşatan yeşil alana inşaat yasağı konmuş. Bu sayede Viyana bugün dünyanın en yeşil kentlerinden birisi unvanını taşıyor. Viyanalılar çevreyle barışık bir kentte yaşamanın sefasını sürüyorlar.  

BBC’nin yazısının paralelinde bizim kentimizde, İstanbul’da, benzer başlıklara nasıl yaklaştığımıza bakalım. Aslında bakmak istemiyoruz, çünkü ne göreceğimizi biliyoruz. İstanbul, son elli yılı bir yana ayıracak olursak, tarih boyunca kendisine yeten bir tarımsal varlığa sahip olmuş. Elbette imparatorlukların başkenti olmasının getirdiği cazibeyle bir uluslararası ticaret merkezi kimliği taşımış ve hem ülkenin hem de dünyanın en iyi ürünleri İstanbul’da sergilenmiş. Ama İstanbullular bostanlarıyla, tarlalarıyla, bağları ve meyvelikleriyle kendi ihtiyaçlarını kentin içlerine kadar sokulan tarımsal alanlardan elde etmişler. İstanbul’un yeşil alanını korumak herkesin diline pelesenk olmuş ama kentin değerlenen arazisi o kadar cazip gelmiş ki bizim bugün baktığımız zaman ağlayacak gibi olduğumuz kötü gecekondu kent ortaya çıkmış.

Bir mikro tarihçinin ülkemizin köklü ilaç şirketlerinden birisi için yaptığı monografik çalışmada Pendik ilçesindeki bağlarda üretilen üzümlerden yapılan şarapların Tekel şarap uzmanlarıyla eşgüdümlü olarak değerlendirildiğini ve iyileştirme çalışmalarının yapıldığını okumuştum. 1930’lu yıllara uzanan bu deneyim kentin geleceğine şekil verecek şehircilik anlayışlarıyla buluşmuş olsaydı, belki bizler bugün İstanbul bağlarının şaraplarını içme fırsatına sahip olurduk. Ülkemizde iktidarın şaraba nasıl baktığını biliyoruz. Şarap-severler içtikleri her yudumda, dünyada eşi az görünen oranlarda bir vergi ödüyorlar. Ama bizim Osmanlı döneminden beri gelen ve halen de korunan ‘ev içi tüketimiyle sınırlı şarabı üretici ruhsatı olmadan üretme hakkımız’ olduğunu da hatırlatalım. Aslında Avusturya’nın yaptığı, bu olanağa sahip olanların, kendi yaptığı şarabı ruhsata bağlamak ve kendi mekânında satışına izin verip vergi almamaktan ibaret. Düşünsenize bu olanağa sahip olduğunda küçük şarap üreticilerinin sunabilecekleri şarap çeşitliliğini ve verginin devre dışı kalmasıyla tüketicinin nasıl rahatlayacağını.

Katerina Monroe
Katerina Monroe

@katerinam •  More Posts by Katerina

Congratulations on the award, it's well deserved! You guys definitely know what you're doing. Looking forward to my next visit to the winery!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir