Yorucu ama çok zevkli bir etkinlik düzenledik:

TADIM FİKRİNİN ORTAYA ÇIKMASI

WAYANA’nın yeni etkinlik serisi ÜRETİCİLER WAYANA’DA sürerken birden yeni bir bağ rotasının filizlendiğini gördük. 2025 yılı Mart ayındaydık. Mart konuğumuzu TURASAN olarak zaten anons etmiştik ama Nisan ayını henüz duyurmamıştık.

Haberi görünce projenin iletişim sorumlusu Göknur Gündoğan’ı aradım, ‘Nisan ayı için sizin bağ rotasını misafir etmek ve sizin bilinirliğinize böyle bir katkı sağlamak isteriz’ dedim.

Elbette bu, rotada yer alan üretici firmaların uygun görmeleri durumunda hayata geçebilirdi. Ama bu gruptaki yedi üreticinin hepsi zaten WAYANA menüsünde yer alıyorlardı.

Bizim mesajımızı Göknur, rotanın koordinatörlüğünü yürüten Sobran Bağları kurucusu Ercan Boztepe’ye iletip grubun kararını bekledi ve bize yeşil ışık yakıldı.

Biz de bunun üzerine kolları sıvayıp yeni doğan bu bağ rotasını en iyi nasıl anlatabileceğimiz üzerinde çalışmaya başladık.

TADIM İÇERİĞİ

Ortaya bizim formatımızla kolayca uyuşan nefis bir çerçeve çıktı: Tadımın ilk bölümünde 7 üreticimizin her birinden birer şarabı WAYANA mutfağının birer tapasıyla eşleştirmek, ikinci bölümde de her üreticinin ikişer şarabını açık tadım formatında katılımcılara sunmak.

Üretici dostlarımızla zaten yürüyen ilişkilerimiz olduğu için ürün seçimi ve tedarikinde baş ağrısı yaşamadık. Hem onların önceliklerini hem katılımcılarımızın olabildiğince tadımdan beklentilerini karşılayacak seçimler yaptık.

Bu seçimler sonucunda tapaslarla eşleşecek şarapları belirledik. Yaptığımız seçimleri üretici firmalarla paylaştık, onların da olurunu alarak hazırlıklarımızı tamamladık.

ETKİNLİK GÜNÜ

Tadım o denli büyük ilgi gördü ki önce bir seans olarak planlamışken bir de akşam seansı eklemek zorunda kaldık.

Etkinlik günü ev sahipliğini bizimle birlikte üretici firmalardan gelen arkadaşlarımız da yaptı.

Giriş konuşmasından sonra Göknur Gündoğan ve Ercan Boztepe, Lidya Antik Bağ Rotası’nın hikâyesini paylaştılar.

Şarapların anlatımında da Pendore Bağları adına aramızda bulunan sevgili Yasemin Taşlıca ve Sobran Bağları adına Ercan Boztepe kendi şaraplarının ve şaraphanelerinin öykülerini paylaştılar.

Etkinliğin ikinci yarısı da çok renkliydi. Sohbetler koyulaştı, katılımcılarımız arasında yeni rotaya ilişkin gezi planları konuşulmaya başlandı.

Biz aynı devinimi akşam seansında da yaşadık ve Lidya Antik Bağ Rotası’nın görülmesi gereken bir güzergâh olduğu herkes tarafından benimsendi.

LİDYA ANTİK BAĞ ROTASI HAKKINDA

Kısa bir özet yapmak gerekirse Lidya Antik Bağ Rotası aslında yalnızca bir şarap turu değil. Çünkü bölge çok zengin bir antik mirasa ev sahipliği yapıyor.

Bu arada hemen ekleyelim, rotaya adını veren, sevgili Murat Yankı. Rehber ve şarap uzmanı kimliklerinin kendisine kattığı yetkinlikle rotanın en doğru adı seçmesini O sağlamış.

Rota sekretaryası kompakt ama amacına çok uygun olarak tasarlanmış bir kitapçık hazırlamış. Kitapçık rotanın nasıl bir şarap ve kültür sentezi olduğunu bir bakışta anlamanızı sağlıyor.

Aslında bölgenin ev sahipliği yaptığı değerler arasında Hristiyan inanışında ayrı bir yere sahip olan 7 kiliseden üçünün rota üzerinde olması, başlı başına bir avantaj. Çünkü Hristiyan konukların hem adeta zamanda çıkacakları bir yolculuk hem de kendi inanışlarında törensel bir yere sahip olan şaraplarla bu yolculuğun birleşmesi, reddedilmesi çok zor bir davet anlamına geliyor.

ROTAYI DENEYİMLEYEN BİRİSİ GÖZÜYLE

Lidya Antik Bağ Rotası, çat kapı bireysel ziyaretlerle ilgili bir plan yapmaya elverişli değil. Birincisi mesafeler haritada yakın görünse bile, görüntü sizi yanıltmasın, öyle değil. Bunun en canlı deneyimini bu satırların yazarı olarak ben yaşadım.

27 Nisan etkinliğinin planını yaptıktan sonra anlatımı yapmadan önce üretici firmaları rota bütünlüğü içinde ziyaret etmeye kendimi mecbur hissettim. Kendi deneyimimle yapacağım rehberliğin en doğrusu olacağına inandım. Ben bir ziyaretçi değil gözlemci olarak gidecektim ve ürünleri zaten tanıdığım için tadım yapmaya ihtiyacım yoktu.

ÜRETİCİLER VE MESAFELER

İstanbul’dan hareket ettikten sonra ilk durağım Kula’daki Yanık Ülke oldu. Beni burada üretim sorumlusu Burak Bey karşıladı. Hem potansiyel konukları nerede misafir ettiklerini hem de bağların ve tesisin neler sunduğunu paylaştı.

İkinci durak Pendore Bağları oldu. Pendore ve Yanık Ülke aslında komşu bağlar. Ama Yanık Ülke’den Pendore’ye ulaşmak yaklaşık 1 saat sürüyor. Siz komşu diye düşünüyorsunuz ama öyle olmuyor gerçek yaşamda.

Pendore Bağları, ülkemizin en büyük üreticisi Kavaklıdere’nin bir parçası. Erdal ve Önder Beyler’in hiçbir ayrıntıyı esirgemeden yaptıkları rehberlikle oradan ayrılıp yine yaklaşık bir saat süren bir yolculukla Heraki ve Sobran Bağları’na geçtim.

Heraki ve Sobran Bağları’nın üretimi bir organize sanayi bölgesi içinde. Heraki’nin sahipleri Fulya ve Jose ile geçirdiğimiz yaklaşık bir saatten sonra bu kez Fulya’nın rehberliğiyle Sobran’ın bağ evine gittik. Burası hem Heraki hem de Sobran Bağları şaraplarının tadımlarına ev sahipliği yapacak yer.

Günün son durağı Nif Bağları oldu. Yaklaşık 1,5 saat süren bir yolculukla Nif Bağları’na ulaştım, Onur Bey’in rehberliğinde hem tesisi gördüm hem de akşam yemeğini yedim. Nif Bağları, uzun yıllardır restoran hizmeti verdiği için misafir ağırlamayla ilgili özel bir hazırlık ihtiyacı duymayan noktalardan birisi.

Ertesi sabah ilk durağım Kastro Tireli oldu. Orada ev sahipliğini Onur Bey yaptı. Tesisi gezdik, bağları görüp dinledik. Kastro Tireli’nin iki yerel üzüm üzerinde çalıştığını öğrenmem gezinin en güzel sürprizlerinden birisi oldu.

Son durak Selendi’nin Sarnıç köyündeki tesis ve bağlarıydı. Tesadüf eseri Selendi’de yönetim ekibiyle de karşılaştık. Tesis ve bağları, kuruluşundan itibaren Selendi’de olan sevgili Sabahattin Bey’le gezdik.

TÜRKİYE’DE ŞARAPHANE İŞLETMEKLE İLGİLİ KISA BİR NOT

Burada hemen bir parantez açıp ülkemizdeki mevzuatın nasıl anlaşılması zor sıkıntılar yarattığını anlatmadan geçemeyeceğim. Şarap üretiminde, aslında bütün üretimlerin esasında olduğu gibi, hammaddeyle üretim tesisi arasındaki mesafe büyük önem taşır. Bu sebeple iyi şarap üreten şaraphanelerin pek çoğu ‘şato tipi üretim’ dediğimiz bağların hemen yanındaki tesislerinde üretim yaparlar. Bu kural, bizim ülkemizde de geçerliydi.

Tâ ki 2004 yılında başlayıp 2010 yılında tamamlanan değişime kadar. Bu yıllar arasında işletilen süreçle şaraphanelerin üretim ruhsatları, Organize Sanayi Bölgeleriyle sınırlandırıldı. Yani Türkiye, alkollü de olsa, bir gıda maddesinin üretim komşularının plastik, kâğıt, ayakkabı, tekstil üretimleri yapmasının bağlarda yapılmasından daha doğru olduğunu kurala bağlayan bir politikayı tercih etti. Bu kuralın bir gün değişeceği konusunda iyimserliğimi muhafaza ediyorum.

ÖZET

Kendi deneyimimin özeti şöyle:

• Lidya Antik Bağ Rotası için mutlaka kendinize zaman ayırın, pişman olmayacaksınız.
• Bu geziyi yetkilendirilmiş turizm acentelerinin turlarıyla yapmayı tercih edin. Böylece planlı ve aksama ihtimali olmayan bir deneyim yaşamış olursunuz.
• İlle kendi başınıza gidecekseniz mutlaka rezervasyon yaptırarak gidin. Üreticiler çatkapı gitmeniz durumunda arzu ettikleri kadar iyi ev sahipliği yapamayabilirler.
• Eğer bu geziyi bir kültür ve şarap turu olarak yapacaksanız iki gece konaklamanız daha doğru olur. Yalnız şarap turu olarak bir gece konaklamalı iki tam gün gibi düşünmelisiniz.

SON SÖZ

Ülkemizin önoturizmle ilgili çalışmalarının başlangıç evresindeyiz. Ama karşımıza çıkan Lidya örneği bağ rotası olmanın dışında yer verdiği ziyaret noktalarıyla çok doyurucu bir yetkin örnek olarak duruyor karşımızda. Üstelik bundan sonra sırada gelmekte olan Kapadokya gibi bir rotanın da habercisi.

Aynı sektörde çalışan, dolayısıyla birbirinin rakibi olan yedi işletmenin ortak paydada buluşarak böyle bir projeyi hayata geçirmiş olmaları büyük bir başarı. Bu başarıda katkısı olan herkesi gönülden kutluyoruz.

Hemen kısa bir propaganda yaparak yazıyı tamamlayalım. Lidya Antik Bağ Rotası için Manisa’ya gitmeye vaktiniz yoksa gelin WAYANA’ya, bizi sizi oturduğunuz yerde Lidya Antik Bağ Rotası şaraplarıyla buluşturalım.