KAYBOLAN BİR VİZYONUN İZİNDE

K A Y B O L A N B İ R V İ Z Y O N U N İ Z İ N D E

Facebook
Twitter
LinkedIn

1966’dan Günümüze Türkiye’nin Şarap Politikası:

1966 yılı Mart ayında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından yayımlanan “Şarap Sanayii Özel İhtisas Komitesi Raporu”, yalnızca bir sektör analizinden ibaret değil, aynı zamanda Türkiye’nin şarap üretimi konusundaki potansiyeline dair derinlikli bir vizyon belgesi. Bugün, bu tarihi belgeye yeniden bakmak, geçmişin hangi hedeflerini gerçekleştirebildiğimizi ve hangilerini yolda kaybettiğimizi anlamak açısından son derece öğretici. Neydik, ne olabilirdik, neolduk sorularının cevabını aramak ve değerlendirmek açılarından rapor bize bir fırsat sağlıyor.

1966 RAPORUNUN TARİHSEL ARKA PLANI

Rapor, Anadolu’nun bağcılık ve şarap üretimi açısından dünya tarihindeki merkezi rolünü ayrıntılı biçimde anlatır. Hititler’den Roma’ya, Lapseki’den Tokat’a uzanan bu kültürel ve tarımsal miras, yalnızca geçmişin bir parçası değil; aynı zamanda Türkiye’nin bugün dahi değerlendiremediği büyük bir potansiyeldir.

Özellikle 19. yüzyıldaki filoksera krizinde Avrupa’nın dışa bağımlı hâle gelmesiyle Türkiye, yılda 7 milyon litreyi aşan ihracat hacmiyle önemli bir tedarikçi hâline gelmiştir. Ancak Cumhuriyet döneminde sektörde kamu müdahalesi artarken 1960’lı yıllara gelindiğinde şarap üretimi hâlâ yetersiz, dağınık ve teknik açıdan zayıftı. İşte bu noktada DPT raporu devreye giriyor.

1966 RAPORUNDAKİ TESPİTLER

Sorunlar:

  • Teknik donanım eksikliği: Şaraphanelerin çoğu küçük, dağınık ve ilkel ekipmanlarla çalışıyor.
  • Kalitesiz ham madde: Bağcılar, şarap üreticisinin istediği kaliteye değil, kendi ürettiği üzüm çeşidine odaklanıyor.
  • Vergi ve mevzuat yükü: Şarap, keyif maddesi kategorisinde değerlendirildiği için yüksek vergilendiriliyor.
  • Kooperatif eksikliği: Bağcılar ile üreticiler arasında doğrudan bir örgütlenme yok; aracı sistem hâkim.
  • Yetersiz kamu kontrolü: Şarap üretimi, denetim ve kalite açısından sistematik bir yapıya sahip değil.

Öneriler:

  • Üzüm çeşitlerinin ıslahı ve seçimi desteklenmeli.
  • Kamu destekli örnek bağlar ve fidanlıklar kurulmalı.
  • Kooperatifleşme teşvik edilmeli, pazarlama birlikte yürütülmeli.
  • Şarap bir gıda maddesi olarak ele alınmalı, kamu spotları ve eğitimlerle teşvik edilmeli.
  • İhracat hedefli büyüme desteklenmeli, özellikle limanlara yakın bölgeler üretim merkezi yapılmalı.

PEKİ BUGÜN NE DURUMDAYIZ?

Olumlu Gelişmeler:

  • Yerel üzüm çeşitlerine ilgi arttı. Kalecik Karası, Narince, Boğazkere gibi üzüm türleri değer kazandı.
  • Butik üretici sayısı arttı. Kalite odaklı şarapçılık yaygınlaşıyor.
  • Teknoloji yatırımı yapan üreticiler dünya standartlarında üretim yapabiliyor.
  • Bölgesel iş birlikleri ve kooperatifler bazı bölgelerde (ör. Urla, Elazığ) başarılı örnekler sergiliyor.

Süregelen Sorunlar:

  • Vergi politikası değişmedi. Şarap hâlâ “keyif verici içki” kapsamında yüksek vergilere tâbi.
  • Resmî teşvik yok. Kamu desteği, ihracat primi, Ar-Ge yatırımı ya da tanıtım bütçesi sağlanmıyor.
  • Mevzuat hâlâ karmaşık. Küçük üreticiler için üretim izni almak bile ciddi bir prosedür gerektiriyor.
  • Tüketim hâlâ düşük. Şarap, hâlâ yaygın bir “gıda maddesi” olarak görülmüyor; sosyal önyargılar devam ediyor.

KAYBOLAN VİZYONU YENİDEN HATIRLAMAK

1966 DPT raporunun gösterdiği en önemli şey şu: Türkiye, şarap üretimi ve bağcılığı konusunda sadece iklimsel ve tarihsel olarak değil, aynı zamanda planlama ve politik vizyon açısından da dünyada söz sahibi olabilecek bir ülkedir. Ancak o vizyonun üzerine inşa edilmesi gereken stratejiler, yıllar içinde ya unutulmuş ya da görmezden gelinmiştir.

Bugün yapılması gereken, o dönemden çok daha iyi koşullarda olmamıza rağmen hâlâ uygulanmayan bazı temel ilkeleri hayata geçirmektir:

  • Şarabı “gıda” olarak tanımlayan yasal bir çerçeve oluşturulmalı.
  • Üreticiye teknik, finansal ve eğitim desteği sağlanmalı.
  • Türkiye bağcılığının tanıtımı için ulusal ve uluslararası kampanyalar yürütülmeli.
  • Kooperatif ve kümelenme modelleri yeniden gündeme alınmalı.
  • Şarap üretimi, gastronomi, kültür ve turizm politikalarıyla entegre edilmeli.

RAPOR SONUCU: GEÇMİŞİN IŞIĞINDA GELECEĞİ KURMAK

1966’daki DPT raporu, Türkiye’nin kararlılıkla yürütülecek bir politikayla şarap endüstrisinde dünyada yukarılara doğru tırmanmanın mümkün olduğunu, bunun için izlenmesi gereken yol haritasının ana başlıklarını ilgili kurumlarla paylaşmıştı. Bu rapor 60 yıl boyunca ilgili makamların ilgisini çekemedi.

ŞİMDİ NE YAPABİLİRİZ?

Geçtiğimiz hafta “Ufukta Işık Var mı?” başlığıyla bir çağrımız olmuştu. Bu çağrı, 60 yıl önce hazırlanmış DPT raporundaki pek çok başlıkla paralellk gösteriyor. Kamunun desteği olmadan bazı başlıklar için bir şey yapamayız. Ama bir de şöyle düşünün: İşletmelerimiz bugün faaliyetlerini sürdürürken, kamunun bize sağladığı herhangi bir imkan zaten yok. Tersine, ülkenin kaynak eksikliğini tamamlamak için işletmelerin taşıması gereken yük artmaya devam ediyor. 

Yaptığımız işleri, sektörün ortak kazanımlarını da gözeten yaklaşımlarla yapmamızın bile büyük etkisi olacağını kendi deneyimlerimiz bize gösteriyor. WAYANA, şarap servisine odaklanan bir işletme. Bunu yaparken tedarikçilerimizin her birinin temsilcisi gibi davranmak bize zor gelmiyor. Yeni açılan bir işletmenin şarabını bizim Merhaba Şarabı’mız için kullanıp konuklarımızın bu yeni üreticiyi tanımalarını sağlamak bizi mutlu ederken işletmenin bilinirliğini artırıyor. Var olan şarap ve bağ rotalarının yanı sıra daha ortaya çıkmamış aday rotaları da tanıtmak ve beklenti yaratmaktan kaçınmıyoruz. Her şişenin ve şarabın arkasında yatan hikâyeleri şarap severlerle buluşturmak, konuklarımızın şarabın alkollü bir içecekten daha fazlası olduğunu fark etmelerini sağlıyor.

Her işletmenin kendi faaliyetini yürütürken sektör çıkarlarını gözetmesi ve geliştirmesi mümkün. Gereken tek şey kolektif gücün değerli olduğunu anlamak ve buna değer vermek. Ortak çıkarlarımızın ille fiyat etiketi olması gerekmiyor. Yalnızca bakış açımızın değişmesi ve genişlemesi gerekiyor.

Bu sözler size naif gelebilir. Ama biz “elimizden geleni yaptık” diyebilmek için böyle bir yol izliyoruz. 

Sizi de aramıza bekleriz. 

Katerina Monroe
Katerina Monroe

@katerinam •  More Posts by Katerina

Congratulations on the award, it's well deserved! You guys definitely know what you're doing. Looking forward to my next visit to the winery!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir