862 yılında Benedikt rahipleri tarafından kurulan Stavelot Manastırı’nın sakinlerinin şarap üretmeye yaklaşık 1000 yılı civarında başladıkları tahmin ediliyor. Bu tarihin ne anlama geldiğini anlamak için kısa bir tarih yolculuğu yapmaya ne dersiniz?
1000 yıl öncesine baktığımızda Selçuklu Devleti’nin daha yeni yeni tarih sahnesine çıktığını görüyoruz. Osmanlıların ortaya çıkmasına daha üç yüz yıl var. Avrupa kıtasının büyük bir bölümünü Şarlman yönetiyor. Vikingler’in Atlantik Okyanusu’nu aşma girişimleri daha henüz başlıyor.
Manastırın bulunduğu bölgede zaten şarap yapıldığı bilindiği için dönemin valisi, bölgenin akarsuyu olan Mosel Irmağı kıyısındaki bağlık alanı manastıra tahsis ediyor ve sistematik şarap üretimi de başlamış oluyor. Yüzyıllar boyunca devam eden bu düzen Fransız Devrimi gerçekleşmesiyla kesintiye uğruyor ve bağlar ve şaraphane devlet kontroluna geçiyor. 1805 yılında Peter Schneider bağları satın alıyor. Schneider’ın torunları şarapçılığı sürdürmüşler. Sülalenin yedinci nesil üyesi Jan Matthias Klein’ın şaraphanenin başına geçmesiyle radikal bir değişim yaşanır ve üretim yönteminde köklere dönülmeye karar verilir. Yani şarap üretiminde katkı maddelerinin eklenmesine son verilir.
Klein’ın natürel şaraplara olan ilgisi farklı kıtalardaki şaraphanelerde çalıştığı dönemlerin kendisine armağanı. Bu deneyim ve gözlemlerinin sonucu olarak attığı ilk adım, bağların organik kimliğe dönüştürülmesi. Mosel Vadisi’ndeki dik alanların bu konsepte uygun olduğunu fark eden Klein kendisi gibi düşünen şaraphane işletmecilerinin yer aldığı bir konsorsiyuma dahil olur. Sertifika süreçlerinin tamamlanmasından sonra şaraphane vahşi mayayla üretilen, kükürt kullanılmayan, filtreleme yapılmayan natürel şaraplar üreten bir kimliğe bürünür. Ürettikleri şaraplar arasında köpüklü şaraplar, Ice Wine ve fortifiye (likör) şaraplar gibi stillere yer veriyorlar.
Şaraphaneye hayat veren Stavelot Manastırı, artık bir müze ve kültür merkezi olarak görev yapıyor. Klein ailesinin bir önceki kuşağı 1962 yılında tesisin bulunduğu yere iki odalı küçük bir konuk evi eklemiş. Geçen zaman içinde oda sayısını yediye çıkarmışlar. Yıl boyunca bulundukları bölgenin hem gastronomik hem turistik özelliklerini işleyen etkinliklerle yoğun bir program geliştirmişler üretimlerine paralel olarak. Seyahat etmeyi seven, tercihleri bağlar arasındaki tesisler olan, natürel şaraba gönül veren şarap severler için ilginç bir deneyim olabilir.